7 Aralık 2010 Salı

Canımız, ciğerimiz tek mezunumuz askere gidiyor. Yolun açık olsun Taylan Kallı, sağ salim gidip gelmen dileğiyle.Kısa dönem er olarak Isparta yolcusu kendileri...

2 Aralık 2010 Perşembe

Bir 45'likten öte şeyler...

Maça saatler kala gölet kantininde 'pis 7li' oynayarak stres attıktan sonra 45 tribün sevdalısı arkadaş ve 1 mürettebatla düştük Sinan Erdem yollarına. Euroleague maçı olur 45 lik olur İTÜ olur da opet'te durup içki almamak olmazdı, kimileri bira poşetleri ile otobüse dönerken kimileri de 'forza red bull' felsefesiyle yine red bull ile döndü otobüse. Tabi biraları öyle 'kuru kuru' içmek olmazdı, parası olan zengin arkadaşlarımız 1.20 lik sarı leblebiler alırken gariban kesimde indirimde olan 0.90 lık beyaz leblebileri tercih etti.Ayrıca Safranbolu'dan gelen lokumlar ayrı bir mutlu etti, her ne kadar 500 gr olsa da ÜNİFEB'in 'B' sinin birlik, beraberlik ve 'b'aylaşmak olduğunu bilen kardeşlerimiz 1 lokumu 2'ye bölüp yanındakine vermesi ile tüm otobüs lokumdan faydalandı.

Genel olarak otobüsün arka tarafı her zamanki gibi besteler, şarkılar söylerek eğlenirken bu organizasyonsa suskun bir 'ön taraf' mevcuttu. O kadar 'havayaaa havayaaa eller eller havayaaa' dememize rağmen bize kulaklarını kapatmış bir ön taraf vardı tabi böyle olmalarında en büyük suç arka tarafa ait, 'ay akşamdan ışıktır' dediğimizde, 'yaylalar yaylalar' diyen ne olacağından bihaber bir kesim arkadaşlarımıza 'yayla diyen yavşaktır' diyince bizle olan 2'li tezahüratları protesto etmeleri gayet normal geliyor.

Otobüs'e ilk bindiğimizde genel olarak iyi bir otobüs olduğuna inanmıştık ama bir süre geçtikten sonra havalandırma mekanizması bizi hayal kırıklığına uğratmayı başarmıştı. O an istediğimiz tek şey doya doya temiz havayı akciğerlerimize çekmekti. Kaptan'a bir beste ile derdimizi anlatmaya çalıştık;

Otobüste, metrobüstee
Bu sevda bitmezzz 'Alveollerde'
Oksijensiz kalsak bileee
Son sözümüz 'FENERBAHÇE'...

Maça son anda yetişip tribündeki yerlerimizi aldık, lokumun verdiği enerji patlamasıyla yerinde duramayan arkadaşlar sürekli 'sağaaaa, solaaaa' 'sağaaaa, solaaaa' yaparak çıldırmanın en üst seviyesine ulaştılar. Molalarda, devre arasında sürekli fotoğraf çeken İrem Sağlık ve Damla Yağmur bu güzel anları ölümsüzleştirirken görsel bütünlük açısından maça parlament mavisi formayla gelen 4 arkadışımızı da tebrik ediyorum. Bundan sonra size 'man in blue' ya da 'fantastic Four' diyelim.

Barça maçında çok daha sağlam olmamız dileğiyle... İntikam soğuk yenen bir yemektir Barça. (Genç Real Madridliler)

26 Kasım 2010 Cuma

Uzun bir aradan sonra muhteşem bir fotoğrafla blogumuza geri dönüş yaptık, bir süre yazmadık bütün itüblogseverlerden özür diliyoruz. Yeni kadromuzla sürekli aktif bir blog sözü veriyoruz, verdik yapacaz. Yeni kadromuzda Orhan Kuşçuoğlu'nun A.B.D'ye sürgününden sonra boş kalan koltuğu Gökhan Türkdoğan ile doldurduk tüm camiamıza hayırlı uğurlu olsun.

Fotoğrafa dönecek olursak Ewa'cığımla maç sonu çektirdik, altı FBI üstü CIA ajanlarına benzeyen güvenlik görevlisi arkadaşlar engel olmaya çalıştılarsa 'Sevdamıza Kimse Engel Olamaz' dedik ve tribünden sahaya atlayıp bu güzel karede Ewa'nın yanında poz verdik.


Not: Bütün maç 'ewa ewa ewa ewa' diye bağıran arkadaşlar kıskanmasın, bir sonraki maç hepimiz birlikte atlarız :)

18 Mayıs 2010 Salı

Bir Sezonun Ardından

Her ne kadar istediğimiz gibi bir 'son' olmasa da bir sezonun daha sonuna geldik. Yeri geldi üzüldük, yeri geldi sevindik, yeri geldi derslerimizden fedakarlık yapıp 'destek' kelimesinin anlamını herkese gösterdik ama bizi 'biz' yapan renklerimizden asla vazgeçmedik.


Bu sezonun özetini fotoğraflarla anlatmak istedim, fotoğraflarda yoğun olarak 'birlik, beraberlik' göreceksiniz...


Hep birlikte 'mutlu' başlamanın resmi...


Birlikte olmak için bir sebep aramadığımız anlardan birisi...


Deplasmana gidemediğimiz anlardan...

'Kan'ımızı bağışladık...

Zapatista'lı olduk bazen :)

Bazen 45'liklere sığmadık...


Hep bir aradaydık...


Profosyonel - amatör ayırt etmeden destekledik...

Abdi İpekçi'de de biz vardık...

'strike' yapamadık(yapanlarda vardı tabiki ) ama birlikte eğlendik :)

s'ON'u olmayan bir filmdeyken...

Ata'mızın huzurunda yine birlikteydik...

Motorla Kabataş'a geçemedik ama inönü deplasmanındaydık...

Bursa çıkartması... (Hande ve Ceyda'nın ilk deplasmanı)


Amerika'dan gelen lazer cebimizde, düşmüştük Manisa yollarına... :)

Mutlu olmak için bir fırça, bir bez yetti bize...

Olimpiyat'ta da biz vardık... (Ceyda Reis yine deplasmanda)

Bazen parça, parça olduk ama yine de o parçaları birleştirince bir 'bütün' olmayı başardık her zaman... :)


Bazen tribünü yıktık.. :)

Bazen 'pes' dedik... :)

Aramızdan birinin 'hadi bugün gölette sabahlayalım' demesinin yeterli olduğu anlardan biri... :)

Tophane'de derbi galibiyeti sonrası yine beraberdik...

Beyaz'la kendimizden geçtik bazen... :)

Her ne kadar 'artist' olsakta 2. kez sosyal sorumluluğumuzu yerine getirmenin vermiş olduğu mutluluğun fotoğrafı... :)

Bazen çok abarttık ( kebabtan sonra künefe) :)

Sınırsız çaylı kahvaltı da yaptık... :)

Pankart boyadık... (Aklıma gelmişken 'olum çok güzel olmuş lan')

Gelenekselleşen pikniğimizde, gelenekselleşen 'uzun eşşek' kapışması... :)

'Birlikte' olmanın en güzel karesi...


Bir sezonu da böyle bitirdik, gelecek sezonun bu sezondan daha iyi, daha eğlenceli bol organizasyonlu ve en önemlisi her zaman birlikte geçmesi dileğiyle.

'Okulda Bitmez Kardeşlikte'




















































9 Mayıs 2010 Pazar

Yine Seçkin Yine Çelik !


Bir Kadir Has maçını daha geride bıraktık, bu kez çeyrek final içindi. Maça yine ne skor, ne goller ne de oynanan futbol damgasını vurdu. Yine tek bir isim vardı; Seçkin Çelik.

Grup maçında, son saniyede yediği inanılmaz gol ile kafalarda soru işareti bırakan S.Ç, bir başka Kadir Has maçında daha skandala imza attı. Maç gününe kadar takım ile birlikte çalışan takımın 1. kalecisi, maç günü teknik ekipmanlarını unuttuğu gerekçesiyle sahaya çıkmayı reddetti. Kaptanın tüm malzemeleri cebinden karşılama sözünü de geri çeviren fedakar(!) kaleci, takım içinde tepkilere neden oldu. Kalecinin önümüzdeki günlerde disiplin kuruluna sevkedileceği ve 2 hafta ceza alacağı sızan bilgiler arasında.
Maça dönecek olursak; İTÜ, tarihinin en kötü futbolunu oynadı. Hepimiz Fenerbahçeliyiz ve sahiplendiğimiz takımımızı nasıl benimsediğimizi bu maçta göstermiş olduk. Rakibimiz maç boyunca tek kale oynamasına rağmen, bulduğumuz 5 net gol pozisyonunun 2'sini gole çevirerek sahadan galip ayrılmasını bildik.


Maç öncesi kadro kurmakta sıkıntı yaşayan İTÜ, maç boyunca gösterdiği mücadele ile taraftarından alkış aldı. Seçkin Özmen'in sahaya otostop çekememesi, Yiğit Arman'ın yoğun sınav temposundan bitkin düşmesi, Turhan Çervatoğlu'nun da Fenerbahçemizi kurtarması nedeniyle 4 as oyuncusundan eksik çıkan takımımız, as-yedek olmanın farketmediğini bir kez daha gösterdi. Son maçta büyük tepki toplayan Kerem Işıldak ve Orhan Kuşcuoğlu da attıkları 1'er gol ve yaptıkları 1'er asistle taraftar ile olan buzları eritti.


Kadir Has'ı 2-0 mağlup eden İTÜ, yarı finalde Ayazağa Arena'da İTÜ 1 takımını eleyen Mimar Sinan ile karşılaşacak.

6 Nisan 2010 Salı

Çok Eğlendik Çokk!!!

Aylar öncesinden yaptığımız başvuruyu yeni değerlendiren Kanal D nin 2telli de ki yerleşkesine doğru harekete hazırdık, servis ayarlanmış şöförümüz bile fotoğraftaki yerini ( feyzanın solunda ki) almaya hazırdı.

1 mürettebat 20 yolcu ile uzun bir yolculuktan sonra 2telli ye varmıştık, viaypi biletimiz olmasına rağmen bizi dışarda bekleten anti - FENERBAHÇE beyaz show ekibi sinirlendirse de biz bugün eğlenmeye inanmıştık.

Show'u protokolden izlemenin ayrıcalığını 1907 ÜNİFEB - İTÜ ile yaşayan şöförümüz bundan sonraki organizasyonlarda ekstra indrim yapacağının sinyallerini kaş göz işareti ile vermiş bizi mutlu etmişti.

İTÜ'nün gururu briç ustası Ceyda Reis'i aramızdan yarışmacı olarak seçmemize rağmen, en elit üniversiteleri bu tür yarışmalara çıkarmamayı prensip edinen beyaz show ekibi bütün hayallerimizi toprağa gömdü. Herşeye rağmen bizi bizden alan bir ekip vardı sahnede 'BKM'.

TV başında en çok nefret ettiğimiz reklam aralarını 4 gözle bekleyen arkadaşlardan kimileri 'haydi fotoğraf çekinelim', kimileri 'ya bi dik dur da az yatayım' gibi farklı isteklerle geçiştirip programın sonuna gelmiştik.

Dönüş yolculuğunda arka 5'linin radyodan çalan şarkılara 'dodi, dodi, dodi ' diye eşlik etmesi farklı bir renk katmıştı, kimileri evine giderken, kimileri yurduna, kimileri de tophanenin yolunu tutmuştu. (Tophane'ye gelenlere ayrıca selamlıyorum)

Not: Fotoğraftaki karmaşa için herkesten anlayış bekliyorum, 5,5 kişi bir tarafa kalan 15.5 kişi bir tarafa bakmış idare edin artık.





21 Mart 2010 Pazar

Sahne Yeniden Senin İTÜ...



2006 senesinde İTÜ fırtınası Başkan Mustafa Güngör ile başlamış ( -miş li geçmiş zaman çünkü; biz o zamanlar lise de kantır sıtrayk oynuyorduk),
sene 2007 İTÜ
ikinci başkanına 'merhaba' demiş, İnanç Gülfidan, 2008 senesi de 'El Clásico' tabiri ile bağdaşlaşmış ve Yiğit Arman İTÜ'den çıkan 3. başkan olmuş...

Gelelim artık bu seriye dur diyen isme, sene 2009 Kültür Üniversitesi'nden Necati Mete başkan oldu. (Bu andan sonrası -di li geçmiş zaman) Gelelim 2010 yılına, bir sene öncesinden habercisiydi aslında başkanın tekrar İTÜ'den olacağı, A.B.D
Barack Hussein Obama'yı başkan seçerek ÜNİFEB'e kimi desteklediğini göstermişti, tekrar İTÜ sahnedeki yerini aldı Burak Berkol ile... 2010 - 2011 senesinde Burak Berkol'a başarılar diliyoruz.

17 Mart 2010 Çarşamba

Olmadı S.Ç !


Kalecilik nankör meslek. 3-5 kurtarış yapsan da muhtemel bir hata hepsini siler atar.. Bugün de o günlerden biriydi Cech için. En başa dönelim...

Gruptan çıkmak garantilenmişti, yenilgi dışındaki her skor da liderliğimizi tesçil edecekti. Ancak, çıkacak diğer takım için Boğaziçi ile Kadir Has çekişiyordu. Kültür ile yaptığı maçı farklı kazanan Boğaziçi 'nin umutları, bizim maçtan gelebilecek herhangi bir galibiyetimize bağlıydı. Buna karşılık takımdaki bir oyuncunun maça çıkmak istememesi(Y.A), bazı oyuncuların maçtan önce nargile keyfi yapması(O.K, M.Y) ve bazılarının da KFC'de yakalanmaları(others) kafalarda soru işaretleri oluşmasına neden oldu.

Maçın ilk düdüğü ile birlikte iki takım da birbirini kontrol etmeye çalıştı. İlk yarı skorunu; Burak Berkol'ün attığı 2 sağ ön burun golleri belirledi. 0-2. İkinci yarının başlamasıyla gole ihtiyacı olan Kadir Has hırsı ve isteğini ön plana çıkardı. Maçın son saniyelerinde gelen gol ile skor 2-2'ye gelmişti ve son düdükle birlikte sahadaki iki takım da bir üst tura çıkıyordu. Ama, bu beraberliğin nedeni nargile veya Kentucky amca değildi.. Son saniyede topu içeri alan Oscar Cordoba medya mensupları tarafından tek sorumlu ilan edildi. Maç sonunda objektiflere gözü yaşlı bir şekilde yakalanan S.Ç soruları yanıtlamazken, T.Y " he he he he " demekle yetindi.