15 Ocak 2013 Salı

Yiğit Arman'ın Vedası ve Düğünü





1907 ÜNİFEB’te İTÜ denince akla birliktelik, coşku, sıkı bağlar ve vefa gelir. İTÜ’de yıllar geçer, insanlar değişir ama değişmeyen şeyler vardır ki koca topluluk birbirine her zaman bağlıdır ve yedikleri içtikleri ayrı gitmez. Tribünlerde omuz omuza olan güzel insanlar, günlük yaşamlarında da yürek yüreğe olup bağlarını koparmamışlardır. İTÜ’den birçok değerli insan geçmiştir, onların arasında içtenliğini herkese gösterebilen, gülüşünü esirgemeyen koca yürekli bir adam vardır… 2008-2009 yılları döneminde ÜNİFEB’e başkanlık yapmış, İTÜ’de adına besteler yazılmış, dostlarına ve yakınlarına sevgisini sıkı sarılışıyla hissettiren; duygulandığında gözlerini dolu dolu gördüğümüz , gülümsemesi ve içtenliği eksik olmayan güzel adam; Yiğit ARMAN.

                                     Veda Gecesi'nden Akılda Kalan Anlar










Düğün Vakti

13 Ekim 2012 Cumartesi sabahı, İTÜ; Yiğit ARMAN’ın hayatını Özlem KUL ile birleştireceği mutlu gününde yanında olmak için yolları düştü. İki arabayla çıktığımız yolda kaptanlarımız Enes Erdoğan ve Burak Biçer idi. Enes’in kontrollü sürücülüğüne karşılık Burak yollarda tüm apaçi ruhunu ortaya koyuyor, elinden tesbihi düşmüyordu.Yolda Umut yine konuşmalarıyla herkesi kitlemiş arabadakilere söz hakkı almaya bile fırsat vermiyordu. Damla’nın arabayı ben kullanıcam ısrarları, Eren’in Umut’un enerjisine karşı isyankar halleri, Gökberk’in de Umut’un konuşmalarında geçen tartışmalarda söz kesip ‘Bunlar küçük şeyler Başkan, raad ol.’ tavırları günün lafı olmuştu.Yolculuk tam gaz devam ederken her gördüğümüz yerde de mola vermeyi ihmal etmiyorduk. Burak’ın arabasındaki tayfa ÖNCÜ ailesinin evine gidecekken diğer arabadaki tayfa Ankara’daki örgütlenmelerin evinin yolunu tutacaktı. Yaklaşık 6 saatlik bir yolculuktan sonra evlere varılırken Öncüler’deki ziyafet patlama noktasına gelmişti. Bir ara dışarı çıkan İTÜ eve döndüğünde ellerde çiçekler vardı ve yine incelik eksik olmuyordu. Yemekleri yiyip tutkumuz olan fotoğrafları bu sefer Gökberk yerine babası Sami Başkan çekerken, normalin aksine günün önemine karşılık takımlar içindeydik.(Damla hariç tabi yine. O da beyazlar içindeydi elbisesiyle.) Umut'un önderliğindeki sohbet faslı ve çay faslı bittikten sonra düğünümüz için yola çıkma vakti gelmişti. İstanbul’dan geldik Ankara’da trafik ne arar derken yoldaki kazalardan yol kitlenmiş haldeydi. Buna rağmen kılı kılına da olsa tam zamanında otelimize varmıştık.
Düğünde masa numaramız ‘61’ olmasına rağmen eğlencenin,gırgırın dibine vurmuştuk. Tabi yine her organizasyon da olduğu gibi fotoğraf çekmeden duramıyorduk.Düğünde omuz omuzanın başka bir versiyonunu  da halay çekerek gerçekleştirip, salonu baştan sona turlamış hatta bir ara hızımızı alamayıp dışarı çıkıp aynı şekilde tekrar dönmüştük. Bu arada Yiğit ARMAN’ın davetlilerle olan muhabbeti, sıkı sıkı sarılışı ve gözlerinin doluşu gözlerden yine kaçmıyordu. (Adam içten beyler.) ÜNİFEB Ailesi'nin güzel insanlarının çoğu toplanmış, birlikteliklerini bu sefer tribün yerine düğün salonunda gösteriyorlardı. Düğünün sonlarına doğru yaklaşılırken ‘Gangnam Style’ın çalmasıyla herkes sahneye fırlamış,kendinden geçmiş vaziyetteydi.Olaylar olaylar…

Saatler 2’ye yaklaşılırken yavaş yavaş son fotoğraflarda çekiliyor herkes yoluna koyuluyordu. Taaa ki arabanın çekildiği anlaşılana kadar. Düğüne dakikalar kala yetişince ailemizin şoförü Burak Biçer ve Başkan Umut  (Namıdeğer ‘SUSMADI’ (Bunu da hazır demişken değinelim; Umut’un çenesi ve meşhur kitlemeleri malum herkes tarafından biliniyor. Bizde bundan ötürü düğününe ‘SUSMADI’ atkılarıyla gelerek protestomuzu koyucaz. Adam İTÜ’nün bütünlüğünü bu konuşkanlığıyla iyi sağladı tamam da arkadaş 1 saat konuşuyorsa 5 dakikası anca bize düşüyor olmaz ki be Başkan! ) aceleden Ankara’da Tunalı Hilmi Caddesi’nin göbeğine bırakınca arabayı döndüğümüzde bulamadık 1 saatte onun için bekledik. Daha doğrusu geride kalan Gökberk,Damla ve Eren’den sadece Gökberk bekledi diğer ikisi sızdı direkt. Arabalara atladık yine evlerin yolunu tuttuk. Gittik çayımızı içip sohbetimizi edip günün fotolarını değerlendirdik. Tabi Biçer’in Gökberk’ten aldığı şalvarımsı pijama altı görülmeye değerdi, elindeki tesbihiyle iyi ikili oluşturmuşlardı. Eren’in hastalanıp yataklara düşmesiyle Ankara günleri her anlamda dolu dolu geçiyordu. Sabah ki kahvaltıda Gökberk’in annesi Hesna Teyze’nin yaptıklarıyla yine patlama noktasına gelmiş ve son fotolarımızı da çekip önce Ankara Örgütlenmelerinin mangalına katılıp oradan İstanbul’umuzun yolunu tutmuştuk.








 

Yiğit Abi’mizin ve Özlem Abla’mızın sayesinde ÜNİFEB yine özel bi günde bir araya gelmiş dolu dolu bir gün geçirmenin yanı sıra hasretlerini de gidermişlerdi.
Yiğit ARMAN ve Özlem KUL’a bizlere olan ilgilerinden ve davetlerinden dolayı teşekkür eder, içimizden de Yiğit Abi’mizin bestesini geçirmeden edemeyiz;


Bir efsaneydi efsaneydi senle beraber olmak,
Dört Levent’te buluşup Audi’yle tur atmak,
Saatlerce oturup hiçbir karar almamak,
Bir efsaneydi senle beraber olmaaak…

Çervat Reis'i Askere Uğurladık



Tarih : Ağustos 2012



Feysbukta her gördüğü kıza yazıyor
Elimde yüzük var diyor
Tereddütte kalanları
Sete bağlayıp .......

ÜNİFEB-ITÜ'de eski nesilin çok çok iyi bildiği yeni nesilin de bir an önce öğrenmesi gereken bir 'REİS' i var : Turhan ÇERVATOĞLU. Namı değer Çervat Reis.ÜNİFEB-İTÜ'de Tribün Sorumluluğu ve Okul Sorumluğu;GENEL ÜNİFEB YK'da Tribün Komitesi Sorumluluğu ve Başkan Yardımcılığı yapmış;Tam 2 sene üst üste ÜNİFEB'in setinde ter dökmüş bir reisdir kendisi.Sadece İTÜ'de değil tüm okullardaki
üyelerin sevgi ve saygısını çok çok fazlasıyla kazanmış bir insandır.Saymakla bitmez O'nu tanımak için cümleler. 2011-2012 senesi sonunda mezun olan Çervat Reis'imiz 12 Ağustos 2012 devresiyle askere gidecekti.Tabi araya ayrılık gireceğinden ötürü hepimizin içi bir buruktu.Daha yeni okuldan mezun olurken ayrı kalcağımıza üzülürken,bir de üstüne askerlik tuz biber oldu üzüntümüze.Tarihlerimiz 11 Ağustos'u gösterdiği gün Erzurum'daki Süper Kupa maçımıza gitmek için Kadıköy'de toplanmıştık ki bir de
ne görelim.Çervat da bizimle geliyordu=) Deplasman otobüsüyle askere gidecekti.Böyle bir şey daha önce eminim yaşanmamıştır.Hepimiz kıskandık kendisini ama çok mutlu olduk birlikte gideceğimizden ötürü.Yola akşam 20 sularında çıktığımızda gerekli alkol stoğumuzu yapmış.İlk kilometrelerle birlikte içmeye başlamıştık.Yusuf Başkan,Berkol Başkan ve Yeni Reis Deniz Yağışan(sete çıkan insan reis lakabını alır genelde)da bu yolculukta aramızdaki büyüklerdendi.Çervat'ın kışlası olacak Mamak Askeri Kışlasına itafen yol boyu Mamak Türküsü söyleniyor,videolar çekilip o anları ölümsüzleştiriyorduk.Çervat'ın alkolü ve tribünü özleyeceği bütün hal ve hareketlerinden fazlasıyla belli oluyordu=) Saatlerimiz 23:00 sularında
ise Düzce'deki molamızda şoförümüz Hikmet Abey'e Ankara'ya girip Çervat'ı bırakıp öyle yola devam edeceğimizi artık açıklamıştık=)(erzurum yolu üzerinde Ankara Merkez olmadığından Ankara'nın içine girip çıkacağımızdan haberi yoktu yola çıktığımızda) Önce belli başlı itirazlar etti,hatta Çervat'ı otobanda bırakıp öyle yola devam etmemizi bile teklif etti ama yoğun ısrarlarımıza dayanamayıp elbette kabul etti =) Ankara'ya yaklaştığımız her dakika bizlere zor gelirken Çervat'ın heyecanı ve arzusu görülmeye değerdi.Ve sonunda saatlerimiz 3:00'ı gösterdiğinde Ankara'ya varmıştık ve ayrılık vaktiydi.Göz yaşları hafiften aktı ama Çervat'ın kızmasıyla hop gözlere geri girdi yaşlar=) O şimdi Asker! 17 Ocak 2013'de geri dönecek İstanbul'a,Kadıköy'e,Mabed'e,C blok'a...ÖLENE DEK PEŞİNDEYİZ ÇERVAT REİS!!!

Çervat Reis Mamakta generalle sevişmiş
Kameraya kaydetmiş
Bunu gören Recep Tayyip ülkeyi de terketmiş
Obama'ya ... vermiş







Lefter Ligi


Geçtiğimiz yıl son kez düzenlenen Lefter Ligi'ne ÜNİFEB-İTÜ 2 takımla katıldı ve sonucu güzel oldu. İtü Genç Takımı turnuvanın favorileri arasındayken ilk turda sürpriz bir şekilde elendi. Daha sonra ismini
vermeyen bir yönetici tarafından medyaya sızdırılan bilgilerde takım kaptanı Alkan Sancak'ın takımın huzurunu bozduğu söylentileri çıktı. Basında çıkan haberlerden kısa bir süre sonra Alkan
Sancak teknik direktör Burak Biçer tarafından süresiz kadro dışı bırakıldı. Taraftarlar birliği ise yaptığı açıklamada teknik direktörlerine güvendiklerini söyledi. Bunun üzerine Burak Biçer
yönetimle yaptığı görüşmelerin ardından gelecek sezonlar için kadroyu yenileme kararı aldı.

Asıl olaya gelecek olursak İtü'nün 2.takımı ise beklenmedik sonuçların ardından finale yükseldi ve İstanbul Aydın ile kıran kırana geçen mücadele sonrası penaltılarla kupayı müzemize getirdi. Takım kaptanı
Çağlayan Tuna finalden sonra verdiği röportajda kendilerine şans tanınmamasının onları hırslandırdığını ve sakatlıklardan sonra takımın birbirine daha da kenetlendiğini söyledi. Takımın yıldızı
Messi lakaplı Akif Peker müthiş sol ayağıyla turnuva boyunca harikalar yarattı beklenmedik goller kaydetti. Kupayı aldıktan sonra yaptığı açıklamada takım oyununun şampiyonluktaki en önemli faktör
olduğunu söyledi. Şampiyonluktan sonra taraftarıyla bütünleşen İtü Veteran Takımı anı ölümsüzleştirmek için fotoğraf çektirdi.



Mezuniyet Hikayesi


Tarih : Haziran 2012.
Zetinburnu'ndan bez,Koçtaş'tan boya,nalburdan fırça,Burger King'den bardak,Mert Fotokopi'den ozalit ve daha nice ufak tefek pankart malzemesi...
Hepsi hazır.Tayfa yavaş yavaş toplanıyor,boş olduğu öğrenildiğinde hemen üstüne çökülen okuldaki bir kulüp odası tamam,hazırlıklar tamam gibi.Hep pankart boyuyoruz ama bu sefer ki farklı,bu seferki bir başka.Çünkü 5 tane çok kral çok özel abi ve ablalarımız mezun oluyordu.Bundan dolayı onlara karşı güzel bir hediye vermeliydik.



-Turhan ÇERVATOĞLU
-Feyza UĞURLU
-Görkem ÖNEN
-Hande MÜYESSER
-Bertan AKKAN






Burak BİÇER tasarımı yaptı,Eren KOR tayfayı toparladı ve pankartın yapımına başlandı.Bertan Abi'mizin gögüs kıllarını,Feyza Abla'mızın o güzel gülüşünü, Çervat Abi'mizin o eşsiz karizmasını,Hande Abla'mızın sempatikliğini,Görkem Abi'mizin de o yan duruşunu çizmek haliyle kolay olmadı=) saatlerce uğraşıldı,
hava geç kararsın diye gerekli dualar edildi fakat fayda etmedi ve gece çöktüğü anda pankart tamamlanamıştı ve tayfa teker teker azalmıştı geçerli mazeretlerden ötürü. En son pankartın başında kalan üç kafadar Umut Oğuz,Burak Biçer ve Eren Kor bu yola baş koyduklarını tekrar bir Koçtaş ziyaretinden aldıkları prizli ampul ve üçlü uzatma prizlerle göstermişlerdi.Tam bir yazlık havası yaratılmış Burak etrafta parmak arası terliğiyle gezer olmuştu fakat hiçbir şey pankartın hızla boyanmasına engel değildi,ta ki uyku bastırana kadar.Üç kafadar nöbetleşe uyuyarak sabahı bulduklarındaki mevzubahis pankartın bitmek üzere oluşundan çok Umut'un uyurken horuldamasıydı ne yazık ki.Sabah diğer üyelerinin de katılımıyla pankart çabucak bitmişti o gün.Bittikten sonraki fotoğrafını çekme çabaları ise sonuça varamamıştıçünkü pankartımız tam 3 metre yüksekliğindeydi.O yüzden fotoğraf için tek ümidimiz mezuniyet töreninde karşı tribünlerden birinin fotoğraf çekebilmesiydi.







Pankart bittiğinde mezunıyete tam iki gün kalmıştı ve de sürpriz çalışmalarımız hızla sürüyordu.Umut kardeşimiz o iki gün içinde 5 büyüğümüzle de iletişime geçip çeşitli nedenlerden dolayı mezuniyete çoğumuzun gelemeyeceği gibi bir pembe yalan uyduruyordu. Veee beklenen gün geldi çattı.Büyüklerimize çaktırmadan mezuniyetin yapıldığı İTÜ Futbol Arena'nın tribünlerine sızıldı ve en tepede tenha bi yere 10-15 kişi ve
pankart ile sızıldı.Pankartın nasıl açılabileceğine dair fikirler üretilirken,tribündeki insanlar da ne yapacağımıza dair fikir yürütmeye çalışıyorlardı.En sonunda mühendis zekaları meyvalarını verdi ve çözüm bulundu!Pankartın bir başında omzuna aldığı Efecan ile Umut,diğer başında ise yine omzunda taşıdığı Eren ÖZSELGİN ile Eren KOR vardı.pankart bombe durmasın diye ise diğer arkadaşlarımız pankartın orta kısmında görevlerini yerine getiriyorlardı..Hepimiz pankart bezinin arkasında kaldığımızdan
ötürü tepkileri sadece kulaklarımız sayesinde anlayabiliyorduk.Pankartı indirip gözlerimizle etrafı süzdüğümüzde ise tribündeki bütün ebeveynlerin : "Bizim oğlan ve kıza da yapsalardı ya Fenerli değil ama olsun","Kızım,üniversiteye girince hemen Ünifeb'e üye ol bence","Vay be kim ki bunlar okul birincileri mi?" gibi tepkileriyle karşılaşıyoduk Sahadaki yaklaşık 25.000 mezun öğrencilere baktığımızda ise abla ve abilerimizi seçmek çok zor olmuyordu çünkü hepsi de mutluluktan havalarda uçuyorlardı.





Kep fırlatma merasiminden sonra pankartla sahaya inmemiz ise çok ilginç olaylarla karşılaşmamıza sebep oldu.ÜNİFEB'den olmayıp pankartla fotoğraf çektirmek isteyenler mi desek,yoksa "Parası neyse versem de benim de böyle resmimi yapsanız" diyenler mi desek,daha neler neler vardı yani...










Mezuniyetin sonunda ise alkollerimizi alıp,eski mezun abilerimizin de katılımıyla birlikte Maslak kampüsümüzde keyfimize diyecek yoktu o gün.Çünkü artık abilerimiz ablalarımız bize emanet etmişlerdi okulu,bizde hem heyecan hem bir gurur,fenalardaydık yani anlayacağınız... İşte böyle geldi geçti bir mezuniyet macerası daha...Şimdi karar bizlerde...ÜNİFEB-İTÜ adına yıllarca emek verdikten sonra böyle bir ödüle layık olmak istemez miyiz? Tabi ki evet=) O zaman çalışmaya devam devam devam...Abi-abla-kardeş ilişkileri hep büyüyerek ilerlesin çoğalalım,yücelelim.Yaşasın ÜNİFEB yaşasın ÜNİFEB-İTÜ...


25 Ekim 2012 Perşembe

Pankart Günü


Tarih 4 Mart 2012. Yine klasik soğuk bir Ayazağa sabahı. Cefakar arkadaşlar 11 sularında basketbol potalarının orada toplanmaya başlamışlardı. Kısa bir kahvaltının ardından , getirilen malzemelerle işe koyuldu herkes. İlk önce Lefter Ligi’ndeki 1.tur rakibimiz aynı semtin takımı ezeli rakip ebedi dost Beykent için pankarta başladık. Havanın soğukluğu ve boyanacak bir pankart daha olması nedeniyle çalışmaya ağırlık verildi ve  ekibin bir kısmı da diğer pankart için kulüp odalarının orada gerekli hazırlıklara başladı.

         İtü'nün arıları erken saatte çalışmaya başladı.
                                            

Pankartın nasıl olduğu konuşulurken

                                 Ünlü düşünür , ressam İbo

 

İlk pankart bittikten sonra kaçan arkadaşlar olsa da, havanın da yavaş yavaş kararmasıyla zor şartlar altında çalışmaları devam ettirdik.Damla Yağmur’un boya bardağını pankartın üzerine dökmesiyle bir an stresli dakikalar geçirsek de temizleyebildik.Ancak saatin de ilerlemesiyle mideler acıkmaya başladı ve ani bir kararla mangalımızı da yaktık. Alınan alkolle birlikte kafalar güzelleşince şok206 market arabasıyla aksiyon filmlerini aratmayacak sahneler yaşandı.Gelmeyenlerin kesinlikle çok şey kaçırdığı bir gündü. Pankartımızı ise 1 hafta sonra stand günlerinden önce bitirmeyi başardık.
 
Vızır vızır çalışıyoruz

Damla yine birilerine kızarken

Burak Biçer farklı dünyalarda

Soğuğa rağmen keyifler yerinde

Sercan Reis çalışmaları yerinde inceledi.

Pankart Ekibi

Lefter Ligi için Beykent Pankartı

Dünya Yansa Biz Burdayız Bitmiş Hali
 
Mutlu olmak için bir fırça ve bez yeter bize..

24 Ekim 2012 Çarşamba

Bir Maçtan Daha Fazlası

Takvimlerimiz 1 Aralık 2011'i gösteriyordu.Fenerbahçe Ülker için önemli bir Euroleague maçına çıkacaktı.Fakat takımımızdan beklentiler düşüktü.Zira takım geçen seneki performansını mumla aratıyor ve gruptan çıkma durumu da şüpheliydi. Bu durum tribünlere de yansımış geçen seneki doluluk oranlarına ulaşılamıyordu.Ancak bu seferki maç önemliydi dönüm noktası niteliği taşıyordu.İtü camiası da bunun farkındaydı ve bu maçta gerekli patlamayı yapmaya hazırdı.Gelelim maç öncesine maça saatler kala kampüs cafe etrafında toplanmaya başlayan tribün sevdalıları meşaleleriyle beraber maça hazırlanıyordu ve Ayazağa Fenerbahçe tezahuratlarıyla inliyordu. Maçka'dan yola çıkan hazırlık tayfanın da ulaşmasıyla coşku iyice arttı ve meşaleler yakıldı.


 Heeeeeeppp bu dünyaaaaaa heeeep yalaaan dolaaaan
                                                 





Daha sonra 80 küsur tribün sevdalısı arkadaş ,45 lik ve 27lik 2 servisle Sinan Erdem yollarına düştük.Servis olur da opetten içki almadan geçmek olmazdı. bazıları biraları zulalayıp servise dönerken, bazı zengin arkadaşlarımız viskiyle dönmüşlerdi , tabi bir de redbull ve kolacı bir grup var onların da gelişiyle tekrar yola çıktık. 45 likte  Mamadou Nihat arka tarafı coştururken ön tarafta ise çiçeği burnunda taze tribüncü Eren Kor vardı. Diğer serviste ise Umut herzamanki gibi yerinde duramıyordu ve uyuyan arkadaşlar Umut tarafından şiddete maruz kalırken arka grup ise Yiğitcan'ın önderliğinde mihribanla coşuyolardı.


 
 
                                                                                                                  
 
             








Salonün önüne geldiğimizde ise yerimizde duramıyorduk ve bir kez daha İTÜ holigan kimliğini gösterdi.Klasik olarak polisle yaşadığımız tartışmadan sonra Umut'un çenesiyle başedemeyen polis yanımızdan ayrıldı ve maçın başlamasına kısa bir süre salondaki yerimizi aldık.Güne iyi hazırlanan arkadaşlar enerji patlamasıyla çıldırmanın en üst seviyesine ulaştılar. Kampüste, serviste , salon önünde durmadan fotoğraf ve video çekerek bu anları ölümsüzleştiren Damla Yağmur'a da teşekkürlerimi iletiyorum. Tribündeki sinerjiyle beraber takımımız da Olympiakosu 16 sayı farkla mağlup ederek belki de sezonun en iyi maçının altına imzasını attı. İlerde işler biraz daha yoluna girecek ve top16'ya grup lideri olarak çıkacaktık.

                                                    Salon Önü


Son olarak ;


Maç Öncesi İtü

                                  Maç Sonrası Canavarlaşmış İtü

 
Bundan sonraki maçlarda daha kalabalık ve sağlam olmamız dileğiyle..